Borsa Nedir?
"Sermaye Borsaları (Security Exchanges),
değerli evrakların (menkul kıymetlerin)
ticaretinin yapıldığı kurumsal piyasalardır.
Bir piyasadır, çünkü menkul kıymetlerin
ticaretinin yapıldığı yerlerdir.
Kurumsaldır, çünkü kendine özgü kuralları ve
standartları varır.
Borsalar, sadece hisse senetleri için değil,
başka tür emtiaların (ticari malların) ve
enstrümanların da ticaretinin yapıldığı
yerlerdir. Örneğin bono ve tahviller
genellikle menkul kıymetler borsalarının
içerisinde ticareti yapılageldiği halde,
döviz ticareti için döviz borsaları (forex,
foreign exchange) veya mal ticareti için
emtia borsaları (commodity exchange) vardır.
Örneğin, pamuk fiyatlarının belirlendiği ve
ticaretinin yapıldığı pamuk borsaları vardır
(Türkiye'de de İzmir'de pamuğun vadeli
ticaretin yapılacağı bir vadeli işlemler
borsası kurulma aşamasındadır).
Türkiye'de borsanın tarihi Osmanlının son
dönemlerine kadar uzanmakla (özellikle bono
piyasası) birlikte 1970 ve 1980 lerin ilk
yarısında, mekan olarak Sirkeci Vakıf Han'da
bir tür tezgah üstü piyasa (OTC; over the
counter) şeklinde faaliyette bulunuyordu.
(Tezgah üstü piyasalarda, sermaye piyasasına
aracılık eden kurumlar, kendi aralarında bir
borsanın belirleyici kural ve tüzüklerine
uyma zorunluğu duymadan işlem (alım/satım)
yaparlar.Bugün en gelişmiş piyasalardan biri
olan Amerika Birleşik Devletlerinde bazı
küçük işlem hacmine sahip firmalar, borsa
haricinde OTC olarak işlem görürler.)
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB),
konjektürel gelişmeler sonucu, hisse
senetlerinin ticaretinin düzenlenmesi ve
standartlaştırılması amacıyla 1986 yılında
Karaköy-Tophane'de faaliyete geçmiş
bulunmaktaydı. Günümüzde, kendi modern
binasıyla İstinye'de faaliyetini
sürdürmektedir.
İlk zamanlarda az sayıda şirket, düşük işlem
hacmi ve türk ekonomisine endeksli hareket
eden İMKB, günümüzde 270'den fazla şirketin
hisse senedi, ortalama 200-300 milyon
dolarlık işlem hacmi ve dünya ekonomileriyle
entegre bir şekilde faaliyetini
sürdürmektedir.
Borsa Nelerden
Etkilenir?
İMKB endeksleri ve işlem gören hisse
senetlerinin fiyatları, diğer dünya
borsalarında olduğu gibi başlıca üç etmenden
etkilenirler; dünya ekonomisinin durumu ve
gidişatı, yerel (Türkiye'nin) ekonominin
durumu ve gidişatı ve sektör/firmanın durumu
ve performansı.
Global Ekonomi'deki herhangi bir gelişme tüm
ülke ekonomilerini az veya çok etkileyeceği
gibi, o ülkedeki ilgili veya tüm firmaları
da dolaylı veya dolaysız olarak
etkiliyecektir.
Örnek 1: Şirketimizin Petkim'den hammadde
olarak herhangi bir petrokimya ürününü
aldığını (girdimiz) ve bunun az veya çok
nihai ürünümüzde (çıktımız) bir ağırlığının
olduğunu düşünelim. Dünya petrokimya
piyasalarında oluşabilecek herhangi bir
nedenden dolayı bir dalgalanma, Petkimin
maliyetini değiştirecektir. Bu değişikliği
de Petkim bizim alış fiyatımıza
yansıtacaktır. Sonuçta, biz de bunu kendi
ürünümüz fiyatına yansıtmak zorunda
kalacağız. Dalgalanma fiyatlarda bir artış
şeklinde olursa, bizim rekabet gücümüzü
azaltıcı ve/veya kar marjımızın daralması
şeklinde etkisi olabilir. Bu da bizim
ciromuzu ve net karımızı etkiliyebilir.
Örnek 2: Global etkinin yansıması bir çok
şekilde olabilir. Örneğin, şirketimizin
Almanya'ya Deutsche Mark (DEM) üzerinden
ihracat yaptığını ve ürünümüzün önemli bir
hammaddesini Amerika'dan dolar (USD) olarak
ithal ettiğini düşünelim. Bu halde, bizim
kar marjımız büyük ölçüde dolar/mark
paritesine bağlı olacaktır. Uluslararası
döviz borsalarında oluşacak pariteler bizi
etkiliyecektir ve faaliyetlerimiz esnasında
eğer bu paritenin gidişatını doğru tahmin
edemezsek veya paritenin dalgalanmalarına
karşı önlemimizi alamazsak (ör. hegde
ederek, bir finans tekniği), şirketimiz bu
durumdan olumsuz olarak etkilenebilecektir.
Örnek 3: Şirketimizin tekstil alanında
faaliyet gösterdiğini düşünelim. Ülke olarak
tekstil sektöründe güçlü ve birçok
avatajımız olduğunu, gümrük birliği (GB)'nden
öncede, GB'den sonrası için çok umutlu
olduğumuz için yeni yatırımlara (kapasite
arttırımı ve modernizasyon) girişmiş olalım.
Fakat, dünya'da bazı sebeplerden dolayı bir
kriz (ör. Uzakdoğu veya Rusya krizi)
çıktığında, uluslararası pazarımız
daralırsa, bu bizim tam kapasitede
çalışamayacağımızı ve yeterli ihracat
yapamazsak, kullanılmış olan kredilerin geri
ödemelerinde zorlanabiliriz; belki de bu,
bizim iflas etmemize bile sebep olabilir.
Ulusal
Ekonomi'deki, yani Türkiye ekonomisindeki
herhangi bir gelişme, Türkiye'deki
şirketleri bulundukları sektöre ve
gelişmenin yapısına göre az veya çok
etkiliyecektir. Ekonomideki büyüme hızı,
işsiz sayısı, enflasyon, faiz oranları,
vergi oranlarında olabilecek değişiklikler,
olağan üstü halin ilan edilmesi, teşvik
politikasındaki değişimler vb. akla ilk
gelen örneklerdir. Ulusal ekonominin
etkilerini de örnekleme yoluyla açıklamaya
çalışalım.
Örnek 1: Almanya'ya ağırlıklı olarak ihracat
yapan ve girdilerimizin çoğunu iç piyasadan
yani TRL olarak sağladığımızı düşünelim.
Eğer hükümetimiz kurları hızlandırıcı (reel
olarak TRL nin değerini düşürücü) yani
dolar, mark gibi yabancı para birimlerinin
para birimimiz karşısında hızlı artması gibi
bir politikayı benimserse, bundan
şirketimizin olumlu olarak etkilenmesi büyük
bir ihtimaldir. Çünkü girdilerimiz değer
kaybeden TRL, buna karşılık çıktılarımız
değer kazanan DEM üzerinden olacağından, kar
marjımız ve dolayısıyla karımız artacaktır.
Şirket veya
Sektör olarak etkiler de, sektörün veya özel
olarak o şirketin ürünlerine talebin
azalması şeklinde bir eğilimin olması,
sektöre karşı devletin desteğinin olması
veya eski desteğinin kalkması, sektörel
olarak girdilerin pahalanması, dış
pazarlarda rekabetin zorlaşması, sektöre
aşırı yatırımın (atıl kapasitenin) yapılmış
olması vb. akla ilk gelen örnekler olmakla
birlikte, özel de şirket yönetimlerinin
yanlış yönetimleri de sayılabilir.
Örnek 1:
Şirketimiz GB öncesi ülkenin önde gelen bir
otomotiv üreticisi olabilir. Yabancı bir
otomotiv üreticisinden aldığımız know-how'la
birlikte fazla rakibimiz olmadığı ve gümrük
duvarlarıyla birlikte dış rekabete karşı
korunduğumuz için fazla bir yatırıma
gereksinim duymadan, pazarın isteği kadar
üretim yapıp bunu pazarlıyor olabiliriz.
Fakat, yeni hükümetimizin GB'ne girmeye
karar verdiğini ve anlaşmanın bir maddesi
icabı otomotiv sektöründe ithalatçıların
aleyhinde olan fazla vergilerin
kaldırıldığını düşünürsek, bu bizim
satışlarımızı olumsuz olarak etkiliyecektir
ve faaliyetlerimizin sonucu zarar etmemiz ve
bir daha karlı duruma geçmemiz zor
olabilecektir.